Gezi Rehberi

Fethiye Gezi Rehberini İnceleyin

GREEN PINE BEACH GEZİ REHBERİ

Fethiye’nin güzelliklerini sizler için derledik.

ölüdeniz

Muhteşem atmosferi ile her yıl yüz binlerce insanı misafir eden Ölüdeniz, Türkiye’nin tanıtım filmlerinde de en başta gösterilmektedir. Ülkemizin Mavi Bayraklı Plajlarından olan Fethiye Ölüdeniz (Blue Lagoon) 2006 yılında büyük bir oy çoğunluğu alarak Dünyanın En güzel Plajı seçilmiştir. Ölüdeniz’de Belcekız plajı dışında, Kıdrak Plajı da bulunmaktadır. Ölüdeniz, en şiddetli rüzgarlarda bile durağan masmavi suları ile dikkat çekmektedir. Anadolu’nun güneybatısında yer alan Ölüdeniz, Likya medeniyetinde ”Işık ve Güneş diyarı”, Orta çağ medeniyetlerinde ise ”Uzak Diyar” olarak isimlendirilmiştir. Yemyeşil ağaçlarla kaplı doğası, Turkuaz rengi, en şiddetli rüzgarlardan bile etkilenmeyen muhteşem durağan suyunda tek bir yosun göremeyeceğiniz Ölüdeniz tatil amaçlı her yüz binlerce ziyaretçisine ev sahipliği yapmaktadır.
 

KELEBEKLER VADİSİ

Kelebekler Vadisi, Dünya Mirasını Koruma Vakfı (World Heritage Foundation) tarafından, üzerindeki endemik bitki türlerinin zenginliği nedeniyle dünya üzerinde korunması gerekli 100 dağdan biri olarak ilan edilen Babadağ’ın eteklerinde bulunan Ölüdeniz, Kıdrak, Kabak gibi koylardan biridir.
350 metreye ulaşan sarp kayalık duvarlarla çevrili olan vadi, ismini barındırdığı 80′den fazla kelebek türünden ve özellikle Kaplan Kelebeğinden almıştır. Kaynağı Faralya köyünde bulunan ve 50 metre yükseklikten vadiye dökülen şelale, vadinin ortasından geçen bir dere ile Akdeniz’e ulaşır.

Vadinin iki ana özelliğinden biri deniz ve dik kayalıklarla dış dünyadan izole olmuşluğu diğeri ise buna bağlı olarak dışarıdan bir çevre kirlenmesinden mümkün mertebe etkilenmeyişidir. Buna vadi işletmelerinin çevreci tutumu ve Vadi’yi koruma çabaları da eklenince Vadi adeta bir doğal yaşam parkına dönüşmüştür.

KAYAKÖY

Kayaköy’ün günümüzdeki popülaritesi antik dönem kalıntılarından öte, Kurtuluş Savaşından sonra mübadele sonucu terk edilen metruk bir Rum kentinin varlığından kaynaklanmaktadır. Kaya çukurunda yüzyıllar boyu Rumlar ve Türkler birlikte yaşamışlardır. Bölgede tarım ve hayvancılıkla geçimlerini sürdüren Türkler ovadaki, zanaat ve ticaretle uğraşan Rumlar ise yamaçlarda kurulu evlerde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Yerleşimin bütününde uygulanan planlama ve yapılarda kullanılan malzeme tarihlemede bize fazla yardımcı olamamaktadır. Ancak bazı yapılarda kullanılan taş bloklar ve bazı devşirme mimari parçalar, yakınlarda Erken Bizans Dönemine ait bozulmuş bir yerleşim ve dini yapıların varlığını hissettirmektedir.

FETHİYE KAYA MEZARLARI

Şehir merkezinde Likya döneminden (M.Ö. 4.yy) kalma kayalara oyulmuş şehrin simgesi haline gelen doğal mezarlardır. Çok sayıda düzgün basamaklarla mezarların en güzel ve en görkemlisi olan Amintas’a ulaşılır. Bu mezar aşağıdaki düzlükten de kolaylıkla görülür ve yaklaştıkça, büyüklüğü karşısında duyulan hayranlık artar. Soldaki sütunun orta kısmında, M.Ö. 4. yy. alfabesi ile ”herpamiasoğlu amintas” yazılıdır. Bu kişinin kimliği tam olarak bilinmemektedir.

SAKLIKENT

Saklıkent’e Fethiye-Antalya kara yolundan Kemer ilçesi yönünde ayrılarak ulaşılıyor. Sapaktan 13 km sonra Tlos’a, 21 km sonra da Saklıkent’e ulaşılıyor. Kanyonun binlerce yıl evvel jeolojik çatlama ile oluştuğu tahmin edilmektedir. Kanyonun uzunluğu yaklaşık 18 km, yüksekliği ortalama 200 ile 600 metre arasında değişmektedir. Bazı noktalarda kaya aralığı 2 metreye kadar daraldığından buralardan gökyüzünü görmek neredeyse imkansızdır.

Saklıkent Kanyonu’nda sizi ilk önce, müthiş bir şarıltı ile akan Eşen Çayı karşılar. Demir iskeleye döşenen tahta merdiven üzerinde yürüyerek kayaların altından fışkıran tertemiz kaynağa ulaşırsınız.Huzurun ve heyecanın aynı anda yaşadığı bu nadide mekanın sularında rafting yapabilirsiniz.

TLOS

Seydikemer’in Yaka Mahallesi sınırları içerisinde yer alan tarihi Tlos antik kenti Unesco Dünya Mirası Geçici Listesinde olup, Likya Bölgesi olarak bilinen coğrafyanın en eski yerleşim alanlarından biridir. MÖ 14. yüzyıl Hitit belgelerinde Dlawa, Likya yazıtlarında ise Tlawa olarak kayda geçen antik kentin girişindeki akropol, doğaya hakim görüntüsü ile görenleri fazlasıyla etkiler. Tlos kalesine çıkarken yamaçtaki kayalara oyulmuş tapınak mezarlar dikkat çeker. Bu mezarların en görkemlisi kanatlı at Pegasus’un, üç başlı canavar Chimera ile savaşırken resmedildiği Bellerephontes’e ait mezar anıtıdır. Tlos, Likya’nın en önemli piskoposluk merkezlerinden biridir. Bu dinsel önemi 12. yüzyıla kadar devam etmiştir.

Saklıkent Kanyonu’nda sizi ilk önce, müthiş bir şarıltı ile akan Eşen Çayı karşılar. Demir iskeleye döşenen tahta merdiven üzerinde yürüyerek kayaların altından fışkıran tertemiz kaynağa ulaşırsınız. Huzurun ve heyecanın aynı anda yaşadığı bu nadide mekanın sularında rafting yapabilirsiniz.

KADYANDA (CADIANDA)

Likya döneminde çok canlı ve zengin yerleşim yeri olan Kadyanda (Cadianda) antik şehri, Karya ile Likya bölgeleri arasında yer alır. Likya dilinde Kadawanti olarak bilinen Kadyanda’nın tarihi M.Ö 5. yüzyıla kadar uzanır. Geniş bir alanı kaplayan kalıntılar şehrin Roma İmparatorluğu dönemindeki ihtişamını göstermesi bakımından önemlidir. İri taşlardan oluşan mezarlar, tepedeki beş basamaklı tapınak, agora bugün bile su tutabilen sarnıçla, başarılı olan sporculara ait heykel kaideleri, iri taş bloklardan oluşan ve şehri çeviren sur kalıntıları ve şehrin eski görkemini yansıtan tiyatro, Kadyanda’da görülebilecek başlıca yapılar arasında yerini alır. Ayrıca harabelerden 1.5 km uzaklıktaki dönemecin karşısından orman içine 450 metre yüründüğü zaman büyük kaya bloklarına oyulmuş ev tipi mezarlara ve M.Ö 400 yüzyıla ait kabartmalı ayrı bir mezara da rastlanır.

KADYANDA (CADIANDA)

Antik yazar Stephanus’un, Byzantion Menekrotes’ten yaptığı alıntıya göre kentin adı Xanthos’un nüfusu çok artınca yaşlılardan bir grubun Kragos Dağı’nın yüksekçe bir tepesinde bir kent kurup adına da “yuvarlak” anlamına gelen “Pınara” demelerinden kaynaklanmaktadır. Pınara Antik Kenti hamam, tiyatro, agora, odeon, kaya mezarları, yukarı akropol ve aşağı akropolden oluşmaktadır. Yukarı akropolün kısa sürede yetersiz kalması üzerine, ulaşımın da daha kolay olduğu aşağı akropol yerleşime açılmıştır. Aşağı akropolde odeon, agora, tapınak gibi yapılar ve pilyeli mezarlar yer almaktadır. Kaya mezarlarının büyük çoğunluğunun konut biçiminde olması, Likya sivil mimarisi hakkında fikir vermektedir.

XANTHOS

Fethiye’ye 46 km uzaklıkta, Kınık Köyü yakınlarında bulunan Xanthos, Antik Çağda Likya’nın en büyük idari merkeziydi. M.Ö. 545’te Perslerin egemenliğine girene kadar bağımsız olan kent, bundan yaklaşık olarak yüzyıl kadar sonra tamamıyla yanmıştır. Yangından sonra şehir tekrar inşa edilmiş, hatta M.Ö. II. yy.da Likya Birliğinin başkenti olma görevini üstlenmiştir. Daha sonra Romalıların kontrolüne giren kent, bundan sonra Bizans egemenliğine girmiş ve 7. yy.daki Arap akınlarına kadar Bizans egemenliğinde kalmıştır. Yerleşen her uygarlığın inşa ettirdiği yapılarda Likya gelenekleri, Helenistik ve Roma dönemi etkilerini gösteren bu merkez 1988 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alınmıştır.

Open chat